Bir hücreyi bile tanımlamak istiyorsak, hücreyi oluşturan ve sınırlayan, hücre duvarına ihtiyacımız var.
Biz diye başlayan tanımların tümü için ihtiyacımız olan duvarların aynı zamanda nasıl “ötekileri” oluşturduğunu fark etmek, bu bakış açısıyla dünyaya bakmak… Sadece bu bakış açısı için bile okunur.
Duvar kelimesini bir nesneden bir fikre dönüştürerek anlatıyor Deniz Hoca. Duvarların zannettiğimiz gibi sadece fiziki olmadığını, asıl duvarlarımızın psikolojik, duygusal, ekonomik olabileceğini, bu duvarları –çoğunlukla- farkında olmadan nasıl da kurduğumuz anlamak için okunur.
Güncel, Uluslararası Siyasetin temel hikayelerine tekrar göz atmak istersiniz, okunur.
Sadece Türkiye’de yaşadığımız zannettiğimiz problemlere (mesela Suriye/Suriyeliler gibi…) dünya nasıl yaklaşıyor, kendileri için hangi çözümleri üretiyorlar, anlamak için okunur.
Uluslararası ilişkiler gibi teknik ve kavramsal bir konuya arasıra kattığı öykücü diliyle siz de bakmak istersiniz, okunur.
Baba figürüne olan ihtiyacımızla duvarlara olan ihtiyacımızın ortak özelliklerini Politik/Psikoloji temelli çözümlemesi bambaşka kafalara götürür, anlamak istersiniz, okunur. (186. Sayfa 3. Paragraf)
Türkiye’de, özellikle siyaset sözkonusu olduğunda “kendi içinde tartışabilen” kitap çok azdır. “Duvar” bu kitaplardan birtanesi. Fark edilecek yeni bakışaçıları için okunur.
Not:
Müzik olarak Tuluyhan Uğurlu çok denk düştü.
Aynı bakış açısıyla “Savaş” ve “Demokrasi” kavramlarını da merkeze alarak bakmak çok iyi olabilir.